'neredeyse bütün savaş teamülleri sırplar ve hırvatlar tarafından ihlal edildi, bizim tarafımızdan değil. bu durum avrupa için bir sürpriz oldu. eğer birileri kadınları ve çocukları öldürüyorsa, kutsal şeyleri, köprüleri, kültürel anıtları tahrip ediyorsa, avrupa, bunu yapanların ancak boşnaklar olabileceğini düşünüyordu. avrupa'nın medeni bir biçimde davranmalarını beklediği avrupa kökenli halklar, savunmasız insanları öldürdüler, camileri ve köprüleri tahrip ettiler. biz bunları yapmadık. bu nedenle yurtdışına gittiğimde büyük bir gurur duyuyorum.'
'düşmanlarımıza gelince, onlara adaletli davranmaktan başka bir borcumuz yok.'
'katil ile kurban olmak arasında kalırsak, biz kurban olmayı tercih ederiz.'
'bize saldıranlar, hazreti isa'nın bütün sözlerini çiğnemişlerdir. ırza tecavüz, masumları katletmek hiçbir dine sığmaz. onlar cani ve sadece canidir. bunu aklınızdan çıkarmayın.'
aliya'nın baktığı yerden bakabilmek önemli daha da önemlisi onun durduğu yerde durabilmekte.
srebrenitsa'da binlerce vatandaşı soykırıma uğramışken, köprüleri yıkılmış, kütüphaneleri yakılmış, halkını toptan yok etmeye yeminli vahşilerin gadrine uğramışken dahi adaleti düşmanları için 'borç' olarak görmek, varlığını; ötekinin düşmanlığı üzerine bina etmeyen, mensubu olduğu medeniyetin, ahlakını, hukukunu, merhametini içselleştirmiş, 'özgür' bir adamın hasletidir...
mahmut fazıl coşkun'un aliya adlı belgeselinde muhteşem bir bölüm var.
saray bosna postanesine çetnikler: 'burası sırbistan' diye bir afiş asarlar. bilge krallarına yaraşır bir cevap verir bosnalı gençler: 'aptallar! burası sırbistan değil postane'...
bugün adına islam coğrafyasının en büyük çıkmazı; varlığını, değerlerini, hukukunu, ahlakını, merhametini ötekinin tavır ve davranışlarına göre konumlandırıyor olmasıdır.
esaretin en fecisi; fikri esaret...
teröre karşısınız ama... abd'de masum değil...
intihar saldırıları islami değildir ama... israil'de terörizm uyguluyor...
sivil esirlerin kafası kesilmez ama... ırak işgal altında...
ömer muhtar filminde bu tavrı reddeden harika bir bölüm var. italyan general, ömer muhtar'ın köyünün basılmasını ve ne var ne yok yakılıp yıkılmasını emreder. emir yerine getirilir. ömer muhtar ve adamları olaydan kısa bir süre sonra köye ulaşır. vahşet bütün çıplaklığıyla görünmektedir. ömer muhtar'ın adamlarında biri atılır: 'biz de onların, kadınlarını kızlarını hayvanlarını öldürelim'der. ömer muhtar, 'bizim öğretmenimiz italyanlar değil' diyerek muhteşem bir ders verir...
ömer muhtar ile aliya'yı buluşturan tam da bu tavır.
åeytana kırgın olmayan, kendini Allah'a teslim etmiş müslüman tavrı...
evet, bizim öğretmenimiz åeytan olmadığı gibi onlar değil. savaşın, isyanın, mücadelenin nasıl yapılacağını onlardan öğrenmedik. onların savaş hukukunu çiğnemeleri, kadınları, çocukları, hayvanları öldürmeleri, bizimde onlara aynı şekilde karşılık vermemizi gerektirmez. eğer islam uğruna bir mücadele varsa ortada, yöntem de islami olmalıdır. amacın meşruluğuna, araçlar halel getirmemelidir.
bugün için islam toplumlarında ki mücadelenin islami sınırlar içerisinde yapılabildiğini söyleyemeyiz maalesefâ
yaşadığımız kabaca 'medeniyet krizi'dir...
bu kriz, öze dönerek, var olan medeniyetimizi yeniden inşa ederek aşılabilir...
aliya'yı bıkmadan usanmadan, dönüp dönüp okumak, anlamak lazım.
devamını gör...