bizimkiler

1 /

bir bölüm içinde iki kere hastaneye, üç kere karakola düşŸülen, bol mafyalı, entrikalı, bölüm başŸına beşŸ kişŸinin öldüğŸü zamane dizilerinden tiksinen bünyelerin özlemle yadettiğŸi dizidir.

tek aksiyonu katilin arabasıyla çöp tenekesine vurması ve akabinde cafer'in yaşŸadığŸı "anaaaam katil!" gerginliğŸiydi. bir de sık sık sabri bey'in dayağŸın eşŸiğŸinden dönüşŸü heyecanlandırırdı bizi.
"hayırlı akşŸamlar efendim"lerle ve "nasılsınız?", "iyiyiz sağŸlığŸınıza duacıyız"lar havasında geçen bölümleri meğŸer ne hoşŸ bir dinginlik ve huzur veriyormuşŸ ruhlarımıza... dizideki tek absürt olay ali'nin babasından harçlık niyetine aldığŸı meblalardı. dibimiz düşŸerdi duyunca. kızardık babamıza. adam bir harçlığŸıyla onsekiz vites bir bisiklet alabiliyordu biz ise bir simit ve bir de ayran.

ama yine de çok daha gerçekçiydi.
misal bizim bugünkü dizilerimizde bir kadının başŸı döndüyse hele bir de bayıldıysa en iyi ihtimalle hamiledir. zira beyin kanseri olma ihtimali daha yüksektir. birkaç bölümlük ömrü kalmışŸtır yani.
ama aynı kadın bizimkiler dizisinde yaşŸasaydı doktor türkan hanım "tansiyonunuz yükselmişŸ efendim birşŸey yok" der ve bir dilaltı verip gönderirdi.

aaah ah bilemedik kıymetini
aklımda kalan bir kaç replik
sevim koş katiller geldi!(rakıcı cemil)
bizim bi rahmetli vardı benzetmek gibi olmasın...(rakıcı cemil)
konuşma kırarım boynuzunu iblis!(halil efendi)
cıvık cıvık konuşma afedersin . (bürodaki abbas efendi genelde kapı dinleyen erguna derdi)
internetten cızz affedersin.(katilin yanında bir süre çalıştırdığı aynı apartmanda kalan üçkağatcı eleman)
konuşma kız god god .(katilin karısı katilin horozuyla konuşuyor)
babacım babacım.(caferin papağanı)
halil efendinin gezici market arabasının müziğinide unutmamak lazım. halil pazarlama halil pazarlama yanınızdaaaa...
sezgin burak tarafından 1964 yılında çizilmeye başlanan ve uzun süre hürriyet gazetesinde yayınlanan günlük komik bant karikatürünün adı.
istanbul'un bir kenar mahallesinde yaşayan afacan bir çocuk olan hüdaverdi'nin mahalle sakinleri ile maceralarını anlatır. maceralarda yer alan mahalle sakinlerinin başlıcaları ali bey, mahallenin dilencisi pırtık, sarhoş zurna, hüdaverdi'nin köpeği orfe, gönül hanım, yakup ve üşütük'tür.
epey uzun sure yayinlanip bircok insanin cocukluk ve genclik yillarinda iz birakmis bir dizi olmasina ragmen, bence bilincli olarak turk toplumunu yansit(a)mamis bir dizidir.

neden mi? dizide her turlu karakter vardir. katil, sarhos, titiz, gevsek, namussuz vs vs, ama bir tane bile alni secdeye degen karakteri yoktur. 30-50 kisilik kadro icinde bir tane de olmaz mi be?! en anadolulu gorunen tipleri bile ramazan'da sapur supur cikolata yerler, bayramda likor ikram ederler. namaz, oruc, zekat, hacc, kuran gibi bahisler hic gecmez. diziyi yazan, yoneten, oynayan, yapan kisilerin hayallerinde olusturduklari utopik bir turkiye'nin halka zorla dayattirilmis bir izdusumudur.
dine lakaytlığıyla hiç de bizi anlatmayan dizi. öyle ki ramazan sofrasında pide bile bulamazsınız. bu bizzat yönetmenin tercihidir. ezan sesi de duymadık. bari bir sela duysaydık.