ibrahim kalın

1 /
akp tayfasından kayda değer bulduğum 3-5 isimden biridir.

düşündüğümden gençmiş.

yeni görevinde başarılar diliyorum.

ben de diyorum neden?

ney üfler, saz çalarmış.

müzik varmış yaşamında.
kendisi siyaesetci olmakla birlikte aile babası ve akademisyendir. makul düşüncelerini dinleyebilirsiniz, ancak şahımsa yolu çok doğru değil. bu da tabi göreceli. söyledikleriyle bulunduğu yoldaki fikirler çok çelişse de siyasi islamcılığı savunduğu ortada, dolayısıyla o kadar da partiyle çelişmiyor. sesindeki sakinliği ve bilgeliği ile ön plana çıkar konuşmalarında.

Ak partisi içinde sevdiğim 2-3 isimden biri.

Ah be ibrahim hoca.

Bizi biz yapan tüm STK’larımız, yardım kuruluşlarımız, gönüllülerimiz... Gece gündüz, sıcak soğuk, yakın uzak demeden yardıma koşan güzel insanlarımız... Hepinize müteşekkiriz. Hepinize minnettarız. Biz birlikte güzeliz, birlikte güçlüyüz, birlikte Türkiye’yiz” paylaşımı yapmış.

şu dili kurmak bu kadar mi zor. Has adamlar böyle zamanlarda belli olur.
saz- propaganda- heidegger- irfan- bilge krallık veliahtlığı

türk siyasi hayatını en iyi ele alan gruplardan birisinin nurcular olduğunu düşünürüm. mevcut siyasal aktörler arasında dindarlara en az zararlı olana oy vermeyi esas olarak belirlemişlerdir. bunu hala istikrarlı bir şekilde sürdüren tek nurcu grup artık kimsenin umurunda olmayan yeni asya cemaatidir. ölümcül hatayı yapana değin fethullah gülen ve adamları, asla tek bir partiye kendilerini teslim etmemişlerdi.

oliver stone'un 1995 tarihli anthony hopkins'li nixon filminde nixon ile mao zedung'un 1972 tarihli dev zirvesinde mao'nun oyumu son seçimde size verdim latifesine, richard nixon, ben oradaki şeytanlardan küçük olanıydım diye mukabele eder.

ibrahim kalın, selahattin demirtaş'ın saz çalma hamlesine karşın eline saz tutuşturulana kadar dikkatimi çekmeyen bir isimdi. sayın profesörümüz, ağzını açtığı vakitler, kadim doğu ve özelde islam medeniyeti'nin incilerini mekanik bir cihazın dikkati, hatasızlığı ve intizamıyla sıralıyor. şanlı geçmiş ve kutlu mazi, bugünün islamcı ve ihvancı ülküsünü beslemekte. araya batının bir takım üzerinde tartışılmayan, doğu'daki fincancı katırlarını da ürkütmeyecek seçkin düşünürlerinin sözlerini ve fikirlerini atınca kompozisyon tamamlanıyor. oysa ki bu tınılamadaki yapaylık ve rahatsız edicilik ehline son derece bariz şekilde gözükmekte. kalın'ın muhayyilesinde doğu hiç bir zaman öyle bir vasfa sahip olmadığı gibi olduğunu varsaysak bile bugün kalın'ın içinde bulunduğu reel politik ortam ve kalın'ın davulcu rahipliğini yaptığı partinin böyle bir nosyonu yok. işte burada sorulması gereken can alıcı soruyu sormadan doğru noktaya ulaşamayacağımızın aşikarlığı görünüyor. o soru da şu:

ahlaka dayanmayan entelektüel müktesebatın cemiyete ve insanlığa bir faydası var mıdır ? bu noktada albert speer, martin heidegger, albert einstein, robert oppenheimer gibi isimlerin yakın dönem insanlık tarihinde teşkil ettikleri yeri bilmek faydalı olacaktır. bunlar kimdir ve ibrahim kalın'la ortak ve farklı yönleri nelerdir. bir bir incelenmeli. teferruata girip ne entryi uzatmak ne de kendisine bile faydası olmayan zerzevatı başıma tebelleş etmek istemiyorum.

zamanında yusuf kaplan başlığındaki entrymin bir paragrafında şöyle demiştim:
yusuf kaplan'ın bu büyücüler kadar bile becerisi yok. varlığı ile yokluğu ülkeyi kara pençesine almış sefil ideoloji için bir şey ifade etmiyor. zira o bir fikriyat bile sayılmayan vasat ve basitin sayısal çoğunluğuna dayanan lümpen bir bakış açısı. yusuf kaplan'ın bu kara pençeye hikmet ve irfana dayanan bir takım idealler biçmesi, onu geçmişteki şanlı başarıların mirasçısı olarak görmesi bir şey ifade etmiyor. bu kıyafet o gövdede durmuyor. yandaşı ibrahim karagül ki başka bir entryde onu muhammed es sahaf'a benzetmiştim çok daha dürüst ve emellerini açığa vuruyor. karagül gibilerin emperyal hayalleri sahaf'ın amerikalıları esir aldık , yenilmek üzereler beyanı gibi komik dursa da herhangi bir erdemlilik iddiası yok.

yusuf kaplan islamcılık fikriyatında ke en lem yekun hükmündedir. yeni şafak'ta veya orada burada yaptığı güzellemeler karın gurultusundan ibarettir. islamcılığın kara güneşi bu ülkede ebediyen batmadan önce kallavi bir birikim yapsa iyi olur. yoksa anton drexler'dan beter hale düşecek..


ibrahim kalın'ın birikim yapmasına ihtiyacı yok ama sözüm ona bilge kral olacağını zannediyorsa, yaşadığı toplumun ahlaki açıdan içinde bulunduğu iflas hali, siyaset sanatında doğruculuğa, erdeme ve emanetin ehline tevdi edilmesine gerek duymuyor. şahsen tayyip erdoğan'ın ''hasan almaz, basan alır'' şeriatını, ibrahim kalın'ın karın gurultularına tercih ederim.