ikilem
bir bülent kumral şiiri;
kararsız bir yaz ikindisi sanıyordum seni
apansız bastıran ani yağmurların getirdiği
toprak kokulu
bir yanı uzak tatil akşamları
bir yanı pazartesi telaşları
çıplak tenin
dayanılmaz bir fesleğen çiçeği
değmeye gör
bir yanın ısırgan otu
bir yanın esrik tanrılar içeceği
ya ellerin
işlenmemiş bir cinayetin
kim bilir kaçıncı faili meçhulleri
çıkılmamış bir okyanus serüveni
sanıyordum düşlerini
farkına varıp anlamadığım
bir yanın boğulma korkusu
bir yanın dünden belli
yaşama yazı tura atar gibi
liman başkanının bir türlü gelmek bilmeyen
selamet dilekleri
ya o gelmelerin
bir yanım şenlik, bir yanım gavur ateşi
tarifeli iki sefer arasında rast gelmişliğin
ince hesap işi
kırılma yerlerin
iç çekip
dudak bükmelerin
horlanıp gitmelerin
bilinçsiz terör eylemleri
yanılmışım demek istemem
daha kaç eylül geçmelidir üstüne
gelmeye gör
çocukluğumu geri çağırırım
ortaya çıkarır
kaç bayram arifesidir
yastığımın altına gizlediğim
siyah giysileri
beyaz gömlekle iyi duruyor
kanayan bir yürek ve kan
üstüne çekerim
bir gören olursa
kızılcık şerbetidir derim.
kararsız bir yaz ikindisi sanıyordum seni
apansız bastıran ani yağmurların getirdiği
toprak kokulu
bir yanı uzak tatil akşamları
bir yanı pazartesi telaşları
çıplak tenin
dayanılmaz bir fesleğen çiçeği
değmeye gör
bir yanın ısırgan otu
bir yanın esrik tanrılar içeceği
ya ellerin
işlenmemiş bir cinayetin
kim bilir kaçıncı faili meçhulleri
çıkılmamış bir okyanus serüveni
sanıyordum düşlerini
farkına varıp anlamadığım
bir yanın boğulma korkusu
bir yanın dünden belli
yaşama yazı tura atar gibi
liman başkanının bir türlü gelmek bilmeyen
selamet dilekleri
ya o gelmelerin
bir yanım şenlik, bir yanım gavur ateşi
tarifeli iki sefer arasında rast gelmişliğin
ince hesap işi
kırılma yerlerin
iç çekip
dudak bükmelerin
horlanıp gitmelerin
bilinçsiz terör eylemleri
yanılmışım demek istemem
daha kaç eylül geçmelidir üstüne
gelmeye gör
çocukluğumu geri çağırırım
ortaya çıkarır
kaç bayram arifesidir
yastığımın altına gizlediğim
siyah giysileri
beyaz gömlekle iyi duruyor
kanayan bir yürek ve kan
üstüne çekerim
bir gören olursa
kızılcık şerbetidir derim.
1. [egitb.] 1. iki çözüm yolu ya da iki yönü bulunan ve aynı sonucun elde edildiği tasım. 2. insanı, istenmeyen seçeneklerden birini, çoğunlukla iki seçenekten birini beğenmeye ve izlemeye zorlayan tartışma, sorun ya da usavurma durumu.
2. [man.] tüketici olan iki olanakta da aynı sonucun çıktığını dile getiren çıkarım.
(alm. dilemma, n; fr. dilemme, m; ing. dilemma)
*
2. [man.] tüketici olan iki olanakta da aynı sonucun çıktığını dile getiren çıkarım.
(alm. dilemma, n; fr. dilemme, m; ing. dilemma)
*
mantıkta, iki şıkkı da aynı neticeye varan kıyas, kıyas-ı mukassim, dilemma. [is. man.]
iki şıktan birini istemeden seçmek zorunda kalma hâli.
iki şıkkı da eşdeğer gerekçelerle kabul edilemez durum, çıkmaz.
iki atom tarafından paylaşılan bir çift elektron. [fiz.]
*
iki şıktan birini istemeden seçmek zorunda kalma hâli.
iki şıkkı da eşdeğer gerekçelerle kabul edilemez durum, çıkmaz.
iki atom tarafından paylaşılan bir çift elektron. [fiz.]
*
kadınlara mı hastır insanoğluna bilinmez.
şekil c:fakat mesela birine iyilik yapmak istiyorsunuz hem de ciddi ciddi içinizden geliyor bu belki de kendisine sevmekliğinizden sonra düşünüyorsunuz yanlış anlar mı. oysa normal arkadaşa da yaparsınız bu iyiliği esasında ama işte ya yanlış anlarsa. hadi o biraz anlamayan tarzdan bir insan ya etraftan gören olur da laf ederse. ama yardım etsem iyi çünkü ihtiyacı da var gibi.
tanım:şekil c de görülen bir iklilemdir.
şekil c:fakat mesela birine iyilik yapmak istiyorsunuz hem de ciddi ciddi içinizden geliyor bu belki de kendisine sevmekliğinizden sonra düşünüyorsunuz yanlış anlar mı. oysa normal arkadaşa da yaparsınız bu iyiliği esasında ama işte ya yanlış anlarsa. hadi o biraz anlamayan tarzdan bir insan ya etraftan gören olur da laf ederse. ama yardım etsem iyi çünkü ihtiyacı da var gibi.
tanım:şekil c de görülen bir iklilemdir.
an itibarıyla call of duty oynamak ya da on yüz milyon ödevimden birini yapmak seçimleriyle içine düştüğüm durumun adı.
--- alıntı ---
Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam,
arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış.
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi
arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı
çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu
genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir
yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek
görmemişler,
ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek
olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası
açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi
bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler,
Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da
kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı
dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
"Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş.
git dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.
Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati...!"
Nefis bir anekdot.. Aynen günümüzde olduğu gibi Kimi dinsizlerin menfaat ve
çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile, kimi dindarların çıkarları
uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesi....
--- alıntı ---
ps: burada direkt sekilde kendi cikarlari icin dini inkar ettiklerini dusunmemekle birlikte, daha iyi bir ornek bulamadim. oyle iste.
Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam,
arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış.
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi
arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı
çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu
genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir
yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek
görmemişler,
ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek
olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası
açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi
bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler,
Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da
kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı
dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
"Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş.
git dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.
Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati...!"
Nefis bir anekdot.. Aynen günümüzde olduğu gibi Kimi dinsizlerin menfaat ve
çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile, kimi dindarların çıkarları
uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesi....
--- alıntı ---
ps: burada direkt sekilde kendi cikarlari icin dini inkar ettiklerini dusunmemekle birlikte, daha iyi bir ornek bulamadim. oyle iste.
iki sayısına torpil geçilmiş kelime. niye üçlem, beşlem yok da ikilem var.. adaletsizlik değil mi..