biraz da yabancı kelimeler diyerek arapçayı, farsçayı falan dilden atarak dili kuşa çevirenler düşünsün kavramsallaştırılamamış duyguları. Düşünmesin idrak etsin hatta. Anlakları ahmaklaşmışlar kazandı. Dili kuşa çevirdiler ama kuşlarla hasbihal edilemez olundu.
Doğa ana diyerek kavram icat ettiler doğanın babası olarak kendilerini gördüler, halbukiysem ebterdiler.
Kavramları materyalistleştirerek kavramlardan ruhu aldılar, insanları makineleştirip, makineleri insanlaştırmaya çalıştılar.
Duygularımı tam ifade edemiyorum. Müteessir falan oldum, oha oldum.
kavramsallaştırılmamış duygular
sadece üzgün, mutlu, kızgın vesaire gibi kısıtlı kelimelerle kendi iç dünyamızı ifade ediyoruz. ama aslında bambaşka duygular var içimizde ve kelime olarak Türkçe'de bir karşılık bulamamışlar. Zaman zaman farklı dillerde belirli anlarda yaşanan o kendine has hisleri tarif eden kelimeler buluyorum. Türkçede de var elbet ama kapsamlı bir araştırma yapmamış olmakla beraber çok rastlanır değiller. Neden değiller, neden bu denli az, düşünülebilir bir mevzu.