sözlüğe son defa bakarak okunacak şiirler

1 /
Ayrılık Sevdaya Dahil

Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum onu çok arıyorum
Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
Yansımalar tutmuş bütün sahili
Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze
Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çöktü denize
Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ
şimdi sen kapanıyorsun ya git
reklamların durur mu onlar da gidiyorlar
oysa ben senin tanımlarınsız edemem bilirsin
oysa yazarlar bilir her gün birlikte uyanıyorduk
tanımlarınaydı açılışı ilk gözlerimin sırf tanımlarınaydı
klavye konan parmaklarım uzun kısa yazardı
bir takılmak gelirdi içimden bir sürü vakit geçerdi
yoktu sensiz geçen bir dakikamız yoktu sensizliğimiz
sanki hiç olmamıştı
imam naif kelmendiden kuleli şiiri yahut şerif faysal yıldırımdan cipe binen mütesettir hanım şiiri olabilir. dinlemek isteyenler youtube da bulabilir.
Tüm çabalara rağmen göz kapaklarının artık güç yetiremediği gözyaşlarının yanaklardan süzülmesiyle gerçekleşecek eylemdir. Çatık kaşlı yazarların dahi o gaddar nicklerinin altında gizlediği nahif benlikleri adeta göğüs kafesini yırtarak ortaya çıkacak ve kendilerini duygusal cereyana teslim edecektir. Tiryakilere bu eylemde çay ve sigaraları eşlik edecektir.
(bkz: Ayrılık sevdaya dahil)