insanlarla konuştuğumda herkes sistemi eleştiriyor, kimsenin işini doğru dürüst yapmadığından bahsediyor, herkesin işini savsakladığını söylüyor, yapılan yanlışlardan bahsediyor ve hatta bazıları çözüm önerileri dahi sunuyor fakat benim anlamadığım kısım şu: herkes ülkesini bu kadar düşünürken ülke neden hala bu halde.
bence bunun nedeni konuştuğum insanların çoğunu gençlerin oluşturması ve bu gençlerin ilerde bir şekilde bir yerlere geldiğinde ideallerini unutması; neme lazım demesi, ülkeyi ben mi kurtaracağım şeklinde düşünmesi...
lafa geldiğinde herkes konuşmayı çok iyi biliyor. zerre kitap, dergi, gazete okumayan tipler analist kesiliyor ve masa başında sigaralarından aldıkları özgüvenle ülkeyi kurtarıyorlar. iş icraata gelince tık yok. herkes el ense yatma peşinde. amaaan salla başı al maaşı...
ülkenin aydınlık geleceği olarak baktığım bir arkadaşın sözleri beni dehşete düşürüyor: tanıdıklar var, senden bahsedelim. ben buna karşı çıktığımda ise arkadaş tanıdıkların devreye girmesinin yanlış olmayacağını söylüyor. işin acı tarafı bunun yanlış olmadığını düşünmesi. liyakat, liyakat, liyakat...
başka bir arkadaş iş dünyasına yeni atılmış. işe başladığı sektörde işlerinin yürümesi için memurlara rüşvet vermenin ne kadar sıradan olduğundan bahsediyor. rüşvet vermezsen işini yavaşlatırlar, önüne taş koyarlar diyor. yazıklar olsun önce o rüşveti verenlere sonra da alanlara.
yanlış ama bu işler böyle yürüyor demeyin. yanlışa bahaneler uydurmayın. yanlışsa yanlıştır diyin ve bedeli ne olursa olsun bu ülkeyi seviyorsanız bedelini ödeyin.
bence reçete belli: herkes kendi işine odaklanacak ve işimi nasıl daha iyi yapabilirim diye düşünecek.
ayrıca buradan haykırıyorum, ileride eğer bir gücüm olursa işini savsaklayanlara, neme lazım diyenlere, herşeyin uzmanı cahillere kan kusturacağım.
düzeltme: sanırım yanlış başlığa yazdım ama idare edin artık
devamını gör...