Benim için Divriği ulu camii , iç yemeği, babamın teyzesinin sesiyle "Nediysiğiz, ne iş görüysüğüz" cümlesi ve bir de su kenarında yediğimiz etli ekmekler. Aman Allah...

Bağırış çağırış kavga eden komşu sesi.
YouTube üzerinde, bazı yetenekli abilerimiz tarafından kullanılamaz gibi görünen eşyaların restore edilmesini ve çalışır hâle getirilmesini gösteren videolar. Son zamanlarda büyük zevk alarak, neredeyse gözümü kırpmadan izlediğim bu videolardan birkaç seçki sunmak isterim:
1944 Normandiya Çıkarması döneminden bir çakmak:
git
Soba:
git
Ustura:
git
1944 Normandiya Çıkarması döneminden bir çakmak:
git
Soba:
git
Ustura:
git
İnanın ki öyle. Hassas olmak her zaman kötü diyemem ama Her duygunda samimi olmaya çalışmak, bir yandan da kalp kırmamaya çalışmak çok büyük bir emek gerektiriyor. Yani salt bir iyilikten değil, mücadele ettiğin olumsuz yanlarınla birilerine zararın dokunmasın istemek gibi bir durumdan da bahsediyorum. ne kadar başarılı olabiliyoruz bilmiyorum ama imtihana geldik deyip devam etmeye çalışıyoruz, çalışacağız da. Allah güç kuvvet versin.
#7005684
Sayın hocam tavuk gezen tavuk mu olmalı, önemi nedir, biraz daha açar mısınız?
Bu arada nickinizi aramaya yazana kadar canım çıktı.
Sayın hocam tavuk gezen tavuk mu olmalı, önemi nedir, biraz daha açar mısınız?
Bu arada nickinizi aramaya yazana kadar canım çıktı.
Seneler evvel, karlı bir kış günü minibüste bu hadise başıma geldi:
Gözümün kararmaya başladığını hissedince minibüsün camına doğru sırtımı yaslayayım dedim ve gerisini hatırlamıyorum. Uyandığımda beni bir koltuğa oturtmuşlardı ve birileri yüzüme su atıyordu. "kızım iyi misin, ah yazık karnı açtı herhalde" konuşmalarını duymaya başladım. Sonra karşımda oturan teyze, kızım aç mısın, dedi. Gayriihtiyari öyle acıklı bir açım dedim ki, kendime gülesim geldi ama bu kız numaracı derler diye tuttum. Ve Burası çok iyi... Teyze çantasından bir buzdolabı poşeti içinde, dilimlenmiş yağlı peynir çıkardı ve bana yedirdi. Bakın bu duruma hayatınızda bir kere denk gelebilirsiniz. Sağolsun, baya da iyi geldi ve ineceğim durağa gelince, hâlâ kafam dumanlı, emeği geçen herkese teşekkür edip indim.
Kamu spotu: açlığa dayanıksız biriyseniz mutlaka çantanızda kraker, kuruyemiş bulundurun. Daha da iyisi yağlı peynir... Şaka şaka, çantada unutursanız mırç mırç olur, yapmayın.
-son-
Gözümün kararmaya başladığını hissedince minibüsün camına doğru sırtımı yaslayayım dedim ve gerisini hatırlamıyorum. Uyandığımda beni bir koltuğa oturtmuşlardı ve birileri yüzüme su atıyordu. "kızım iyi misin, ah yazık karnı açtı herhalde" konuşmalarını duymaya başladım. Sonra karşımda oturan teyze, kızım aç mısın, dedi. Gayriihtiyari öyle acıklı bir açım dedim ki, kendime gülesim geldi ama bu kız numaracı derler diye tuttum. Ve Burası çok iyi... Teyze çantasından bir buzdolabı poşeti içinde, dilimlenmiş yağlı peynir çıkardı ve bana yedirdi. Bakın bu duruma hayatınızda bir kere denk gelebilirsiniz. Sağolsun, baya da iyi geldi ve ineceğim durağa gelince, hâlâ kafam dumanlı, emeği geçen herkese teşekkür edip indim.
Kamu spotu: açlığa dayanıksız biriyseniz mutlaka çantanızda kraker, kuruyemiş bulundurun. Daha da iyisi yağlı peynir... Şaka şaka, çantada unutursanız mırç mırç olur, yapmayın.
-son-
ara sıra kendimi ödüllendirmek veya iyi hissetmek için afiyetle mideme indirdiğim, Allah'ın en güzel nimetlerinden bir nimet. Çorba diye duyduysanız yanlış duymuşsunuz, düzeltin onu hemen.
Adını bile görmek hüzünlere gark olmama neden oluyor. Allah alsın böyle çocuk hikayesini.
Çok sevdiğim ve son zamanlarda sıkça dinlediğim, hüzünlü bir Azerbaycan ninnisi:
git
Körpemizi yatırmışam indice
Beşiğine ay nurunu sepeler
Dinlediğimde kafamda, türkünün arka planını da okuduğum için, şöyle bir hikâye canlanıyor:
Adam Hazar Denizi'ne, petrol çıkartmaya işçi olarak gitmiş. Bu zor ve uzun sürecek bir işmiş. Geçim zor, Eşini ve çocuğunu öyle arkada bırakması gerekmiş. Günler geceler geçmiş. Yine bir gece, kadın bu hüzünlü ninniyle çocuğunu uyutmuş, içeri geçip pencere kenarındaki yerine ilişmiş. Hemen gelmeyeceğini bilse de, öyle yalnız, ninniyi mırıldanmaya devam ederek eşinin yolunu gözlüyormuş...
Burada hikâyeyi Küçelere Su serpmişem ile devam ettiriyor zihnim:
Küçelere su serpmişem
Yâr gelende toz olmasın...
git
Böyle böyle günler geceleri kovalamaya devam etmiş ve sonunda kavuşma vakti gelip çatmış. O gün eşi eve gelecekmiş. Kadın yüreği pır pır, pürtelaş, erkenden hazırlığa koyulmuş. En güzel yemeklerinden yapmış, tozlu görmesin diye bahçeyi sulamış, semaveri yakmış, çay bardağına şekerini bile atıp beklemeye başlamış...
git
Körpemizi yatırmışam indice
Beşiğine ay nurunu sepeler
Dinlediğimde kafamda, türkünün arka planını da okuduğum için, şöyle bir hikâye canlanıyor:
Adam Hazar Denizi'ne, petrol çıkartmaya işçi olarak gitmiş. Bu zor ve uzun sürecek bir işmiş. Geçim zor, Eşini ve çocuğunu öyle arkada bırakması gerekmiş. Günler geceler geçmiş. Yine bir gece, kadın bu hüzünlü ninniyle çocuğunu uyutmuş, içeri geçip pencere kenarındaki yerine ilişmiş. Hemen gelmeyeceğini bilse de, öyle yalnız, ninniyi mırıldanmaya devam ederek eşinin yolunu gözlüyormuş...
Burada hikâyeyi Küçelere Su serpmişem ile devam ettiriyor zihnim:
Küçelere su serpmişem
Yâr gelende toz olmasın...
git
Böyle böyle günler geceleri kovalamaya devam etmiş ve sonunda kavuşma vakti gelip çatmış. O gün eşi eve gelecekmiş. Kadın yüreği pır pır, pürtelaş, erkenden hazırlığa koyulmuş. En güzel yemeklerinden yapmış, tozlu görmesin diye bahçeyi sulamış, semaveri yakmış, çay bardağına şekerini bile atıp beklemeye başlamış...
Aslında keyifli olmam gereken bir anda aniden gelen iç sıkıntısı. Ortamdaki bir insanın bed enerjisini çekiyorum o sırada muhtemelen ama yine de nedenini net kestiremediğim için anlamsız geliyor. Paratoner misin kız sen?
-O senin güzel bakışından conım benim.
Meyan şerbeti ya. Kuzenim öyle iştahlı içer ki, bir keresinde merak edip içtim. Allah affetsin, hiç içilebilir gibi değil benim için. Şerbet demeleri de öyle lafın gelişi he, şerbet dediğin güzel olur, mideyi şenlendirir. Bunu bir yere oturtamıyorsun.
Kefir içmeye mutfağa giderken bu başlığı gördüm. Hayat bazen çok sürprizli olabiliyor.
doğayla daha çok, şehirle daha az temas. Bir sanat/zanaat dalıyla meşgul olmak. Bedenini, mideni temiz tutmak. ruhunu beslemek için daha çok mesai harcamak. Bütün bu gayretlerle birlikte de şükür ve teslimiyet.
Yazarken içim açıldı, böyle yaşaması da nasip olsun.
Yazarken içim açıldı, böyle yaşaması da nasip olsun.
Biri yüzüme "seni beğenmiyorum" demesin yeter. Çünkü ağlarım. Onun dışında zaten günlük hayatta ihtimaliyle baş ettiğimiz bir durumdur, olabilir, haktır.