liverpool taraftarının sözleri.
you'll never walk alone.

kendisiyle çok büyük problemleri olan bir kimsenin cezaevindeki bir lidere anlamsızca ve kalitesiz giydirme bahsi olmuştur.
selo iyidir evet. cihangir'den de yazmıyorum bu giriyi. hatta gece gece güzel bir şarkıyı hakkedecek kadar iyidir.
Ters dönecek anahtarlar bir gün elbet çıkacaksın ışığa
Sen aydınlığa ben sana hasret
Bir gün açılır açılmaz sandığın kapılar vurunca güneş
Bir karanlık daha erişti güne saat neredeyse beş
Sen aydınlığa ben sana hasret
Gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim
El ele olduğumuz o gün gülmek bizim
Dün bizim yarın bizim, yana yana sevmek bizim
Hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim
selo iyidir evet. cihangir'den de yazmıyorum bu giriyi. hatta gece gece güzel bir şarkıyı hakkedecek kadar iyidir.
Ters dönecek anahtarlar bir gün elbet çıkacaksın ışığa
Sen aydınlığa ben sana hasret
Bir gün açılır açılmaz sandığın kapılar vurunca güneş
Bir karanlık daha erişti güne saat neredeyse beş
Sen aydınlığa ben sana hasret
Gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim
El ele olduğumuz o gün gülmek bizim
Dün bizim yarın bizim, yana yana sevmek bizim
Hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim

Danışmanımızın "Ayakların nasıl baş olduğunu" anlatmak için verdiği pozdur aslında. Kendi kendisini bir karede güzel anlatmış.
ak parti'deki arkadaşlar içkisini de içebilen günü geldiğinde orucunu da tutabilen insanlardır
Parti diyince diskolardaki, publardaki partilerden bahsediliyor sanmıştım. İçinden ak parti çıkmasını hiç beklemiyordum. Şaşkınım şu an.
Adaletin işlediği hıza hayran kaldıran olay. Adalet kör topaldır buraya kadar galiba. Haklı haksız ona girmiyorum, duyar da kasmayacağım fakat ölüm kalım meseleleri böylesine sürünürken bu meselenin 24 saat olmuşken buralara kadar gelmesi beni artık sinirlendirmiyor bile, üzüyor sadece. Vah benim boşanırken kocam rahat bırakmıyor diye koruma isteyip beklerken öldürülen kadınlarıma.
Kıskanmaktır. İmrenmektir. Geçenlerde başıma geldi. Karşı taraf için çok güzel bir durum ve mutluluk kaynağıyken ben nedensizce kıskandım. Belki de hayatın cilvesiydi. Tipik kadın kıskançlığıydı belki de. Onun gibi sinsi birinin mutluluğu beni üzüntülere sevk etmişti. Üzüntüm mutluluğuna da değildi. Ulan dedim bu hayatta hep böyleleri mi kazanır?
Cemaat samanlarını yiyip yiyip bizim çiçeklerin üstüne s*çarken iyiydi
Nokta atışı bir tespit. Hani itiraz edenler icin munafikigin alamet-i farikası 3 adet:
1- söz verip sözünde durmaz (bu ülkede sözler hep çarpıtıldı).
2- emanete hıyanet eder (evet emeğe ihanet, eğitime ihanet, gençliğe geleceğe ve her seye).
3- konuştuğu zaman yalan söyler (Mavi marmara ve benzeri u dönüşleri yeterli sanırım).
Yukarıdaki tepede başlayan çarpıklık. Eee balık baştan kokar ve ne demişler; nasıl yasarsaniz öyle yönetilirsiniz. Toplum olarak lackaligimizin bir haddi hududu kalmadı. Ünlü şairin dediği gibi
Bir kurusunuz olmasa da bir duruşunuz olsun aslanım.
Ekleme: jay jay kardeşim Marmaray degil mavi Marmara diye düzeltti. Kendisine sabaha kadar teşekkür etsem az. Büyük adam büyük insan kalite abidesi. Kralllll.
Edit: eklemeden geçemeyeceğim. Muvahhit degil de müteahhit bir kişilik oluşmadı degil.
1- söz verip sözünde durmaz (bu ülkede sözler hep çarpıtıldı).
2- emanete hıyanet eder (evet emeğe ihanet, eğitime ihanet, gençliğe geleceğe ve her seye).
3- konuştuğu zaman yalan söyler (Mavi marmara ve benzeri u dönüşleri yeterli sanırım).
Yukarıdaki tepede başlayan çarpıklık. Eee balık baştan kokar ve ne demişler; nasıl yasarsaniz öyle yönetilirsiniz. Toplum olarak lackaligimizin bir haddi hududu kalmadı. Ünlü şairin dediği gibi
Bir kurusunuz olmasa da bir duruşunuz olsun aslanım.
Ekleme: jay jay kardeşim Marmaray degil mavi Marmara diye düzeltti. Kendisine sabaha kadar teşekkür etsem az. Büyük adam büyük insan kalite abidesi. Kralllll.
Edit: eklemeden geçemeyeceğim. Muvahhit degil de müteahhit bir kişilik oluşmadı degil.
Aslında iskenderin kahve gibi güzel bir gıda olmamasından dolayıdır.
İnsanlar niye iskendere bu kadar bayılıyor anlayamıyordur.
İnsanlar niye iskendere bu kadar bayılıyor anlayamıyordur.
Ben küçükken babama su götürürken bardağın üzerinden birkaç yudum içerdim. Babam da her seferinde "suyumu tatlandırdın mı?" diye sorardı. Eğer içmemişsem bana içirir sonra içerdi. Çocukken daha mı çok seviliyoruz ne?
yaşadığım bir süreçten sonra yıpranan sinirlerimle ve alt üst olmuş psikolojimle kendimi eve kapatıp hüngür şakır ağlayarak günlerce yemek falan yemediğimde onun da ağladığını hatta yemek yiyemediğini görmüştüm. annemi dürtüklüyomuş sürekli yemek götür, git bak iyi mi hiçbir şey ondan önemli değil diye falan. uzun süredir hissedemediğim sevgisini çok çok içimde hissetmiştim o zaman. üstelik onu utandırdığımı düşünürken öyle davranması..
iyi bir aile bir insana verilen en büyük şans. başkasına ihtiyacın olmuyor o zaman.
iyi bir aile bir insana verilen en büyük şans. başkasına ihtiyacın olmuyor o zaman.
din işinde deli para var. kenarından, köşesinden girseydik işin içine, bakara makara derken götürürdük cukkayı..
"Bu dinde sivrilen siyasilerin, şeyhlerin, iş adamlarının niye maddi durumu kötü bir damadı yok ?" diye düşündüren konudur.
Bu dönemde aileden bir şey kalmadan evlenmek başarıdır. O başarıya giderken de 50 tane sorunla cebelleşmiştir. Bırakınız kutlasın.
daha önce de sanırım beyan etmiştim. eş-dost durmadan bana, evlenmem için kız ayarlama peşinde, sağolsunlar. hep olmaz felan deyip geçiştiriyordum. en son bir arkadaş sağolsun bir kız gösterdi, bir nişan sonrası. "aha lan, budur işte. bu kızla isterse olabilir" dedim kendi kendime. daha sonra öğrendim ki bu gerizekalı bana yanlış kızı göstermiş. gösterdiği kız nişanlıymış ve pek yakında evlenecekmiş-allah mesut etsin-. tabi kızı beğendiğimi felan söylemedim, yine alaya verdim. iyiki de söylememişim.