çarpıcı bir hadis. benzer şekilde beni etkileyen bir diğeri de "müslüman elinden ve dilinden emin olunan kişidir" hadisidir. bu hadisle ağır yük yüklenmişir müslümanım diyen kişinin omuzlarına. adeta hiç hadis olmasa da bu olsa, müslüman tarifini vermeye yetecektir. *

bu akşam kendisinden "üç yusuf, üç rüya, üç gömlek" isimli bir sunum dinledim. yusuf'un (a.s) kıssasını anlattı. çok akıcı bir konuşmaydı ama en önemli nokta, "kıssadan ve ayetlerden bu çıkarımları kendisi mi yaptı" diye düşünmeme sebep olmasıydı. zira mükemmel bir bakış açısı vardı. dinleme fırsatını yakalayanlar kaçırmasın, ne dediğim o vakit daha iyi anlaşılır.
gazali der ki;
kadına bakan ahmaktır. çirkinse boşuna baktı; güzelse içinde kaldı.
kadına bakan ahmaktır. çirkinse boşuna baktı; güzelse içinde kaldı.
benim dedem çok sert adamdır. eski toprak. kapıdan içeri girdiğinde herkes ayağa kalkar, ceketi sırtından alınır, sırtına verilir. bir gün öğlen yemek yiyoruz, hiç unutmam kuru fasülye. çocukken nasıl bir kafa varsa bende, "dedmin tabağından bir kaşık alabilir miyim" diye gaza getiriyorum kendimi. sonuçta dedemin gözünün içine baka baka onun tabağından bir kaşık fasülyeyi alıp yedim. sonuç: dedem, hiçbir şey yapmadı. muhtemelen "delidir, ne yapsa yeridir" dedi, ilişmedi.
halkla devletin ne denli kaynaştığının göstergesi olacaktır. 20 sene önce cumhurbaşkanlığı "kampüsü"ne girmek nerede, halk nerede? bu kaynaşmanın "kütüphane" mefhumu üzerinden olması da ayrıca güzeldir. zira, okumak, kitaplar, kütüphane, cumhur kelimeleri bir araya gelince insanın hoşuna gidiyor. Milli Kütüphane'nin dahi üç milyon civarında bir arşive sahip olduğu düşünülürse, beş milyon sayısı oldukça iyi bir sayıdır.
hala var mı onlardan? geçenlerde kırtasiyede baktım da 0.9 uç bulamadım. tedavülden kalktı sandım. en son ilkokuldayken kullanmışlığım var. plastik rengarenk, altıgen kalemlerle yazardık. ama daha incesiyle yazmak beceri kabul edildiğinden 0.5'e kadar ilerledik. sonra sonra 0.7 ile yazmanın daha kolay ve güzel olduğunu farkettim ben. ama iş işte geçmişti, bir kez bulaşmıştık artık 0.5 mm.e .
osmanlı armalı tişört giyen amerikan vatandaşına denktir. ya da sarık saran fransız vatandaşına. onlar yapar mı? yapmaz. bizimki yaparken düşünür mü? düşünmez.
uzun zaman sona dönüp de ilk gözüme çarpan özelliktir, geçici olması sevindirici.
bugün trakya seferi yaptı kendileri. eski dyp'lidir, bir dönem çiller'le de anlaşamamıştır. şimdi de devlet bahçeli ile anlaşamıyor, gerçi bahçeli pek anlaşılacak bir genel başkan da değil. bu sebepten meral hanım mhp genel başkan adayı. fikirlerine katılmasam da kendisini yeni bir soluk olarak görüyorum açıkçası. çiller sonrası türk siyasetinde bir kadın rol almamıştı. bu anlamda da önemli bir dönemeçten geçiliyor.
her fırsatta erdoğan'ı eleştiren, diktatör saçmalığını ağzına sakız edenler, akşener'in ve diğer muhaliflerin mhp'deki defterini dürmeye çalışıyor, bu da dikkati muciptir.
her fırsatta erdoğan'ı eleştiren, diktatör saçmalığını ağzına sakız edenler, akşener'in ve diğer muhaliflerin mhp'deki defterini dürmeye çalışıyor, bu da dikkati muciptir.
1945-1960 yılları arasında doğan ve dünyaya adeta çalışmak için gelen nesildir. Kapitalist sistemin tam ortasına yerleşmiş, iş bulma kaygısı yaşamamışlardır. Ancak emeklilikleri Avrupa Birliği ülkelerinde ve Amerika'da maddi anlamda sıkıntılar yaşanmasına sebep olmuştur.
merkez bankasının "munzam karşılıkları" arttırması dolayısıyla şu sıralar tahvil kağıdına fetva aramaktadırlar. "karaman" amcamız fetvayı vermemiştir. zor durumdadırlar.
2012d'eki yeni Türk Ticaret Kanunu ile 1 kişi tarafından da kurulabilecektir
sağlıklı olduğu kesindir. bu kesinlik kilo aldırmayacağı şeklinde algılanmamalıdır, fena kilo aldırır. ama kekikle de bi hoştur hani
16 nisan cumartesiden itibaren yirmi gün içerisinde dört kez izleme şansı bulacağımız derbilerin kralı
her yıl şekil değiştiren, Allah yaratığı virüs mikrobunun sebep olduğu hastalık