sevilmek nedeni bile olabilir.
"uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
keşke yalnız bunun için sevseydim seni"
Cemal Süreya

" gitmek sadece bir eylemdir, unutmak ise kocaman bir devrim" demiş nazım hikmet.
ilki yapılabilir ikincisi imkansız bence. hiç tanımamış gibi olabilir mi insan? belki aklına gelmeleri giderek seyrekleşebilir ama ne kadar seyrekleşse de ansızın geliveren bir koku, göze çarpan bir desen, bir el fotoğrafı şimşek gibi zihne taşır unuttum dediğini.
ilki yapılabilir ikincisi imkansız bence. hiç tanımamış gibi olabilir mi insan? belki aklına gelmeleri giderek seyrekleşebilir ama ne kadar seyrekleşse de ansızın geliveren bir koku, göze çarpan bir desen, bir el fotoğrafı şimşek gibi zihne taşır unuttum dediğini.
bahane bulmak olarak ifade edilebilir, kıvırmak da olur. teee yalancılıka kadar yolu var.
sebebin uydurulmuşuna bahane denir. bahane, Farsçada “örtü” anlamına gelen “vahana” kelimesinden geliyor.
sebebin uydurulmuşuna bahane denir. bahane, Farsçada “örtü” anlamına gelen “vahana” kelimesinden geliyor.
yazıyla: yumuşak g tipi cezaevi.
şu bahçeye yüz tane ağaç diktim, hepsi arşa değdiler, yaprakları gökyüzünü kapatıyor, çiçekleri misler gibi kokuyor, yaz meyveleri, kış meyveleri veriyorlar hiç yorulmadan. mor salkımlar açmak üzere şu sıra, erguvan ağacı patladı, serviler boy attı, leylaklar kokularını yaydı, çayır, çimen yemyeşil, aralarına papatyaları, gelincikleri aldılar, yaseminler sarı çiçeklerini giydiler. üç köpeğim cirit atıyor koca bahçede. kuşlar deli gibi ötüyor, hiç tanımadığım cinsler verandada dans ediyor. burası insansız hava sahası, en yakın komşu üç yüz metre ileride. zaman saatin gösterdiğinden daha yavaş geçiyor. yalnızlık büyük konfor. insan içe dönüyor, içe dönüyor, içe dönüyor: girdap bu. elbette bahçeyi çevreleyen tel örgüler var, dışarı çıkılmıyor. pandemi bitmiyor. kendimi ğ tipi cezaevinde buluyorum her gecenin sabahında.
şu bahçeye yüz tane ağaç diktim, hepsi arşa değdiler, yaprakları gökyüzünü kapatıyor, çiçekleri misler gibi kokuyor, yaz meyveleri, kış meyveleri veriyorlar hiç yorulmadan. mor salkımlar açmak üzere şu sıra, erguvan ağacı patladı, serviler boy attı, leylaklar kokularını yaydı, çayır, çimen yemyeşil, aralarına papatyaları, gelincikleri aldılar, yaseminler sarı çiçeklerini giydiler. üç köpeğim cirit atıyor koca bahçede. kuşlar deli gibi ötüyor, hiç tanımadığım cinsler verandada dans ediyor. burası insansız hava sahası, en yakın komşu üç yüz metre ileride. zaman saatin gösterdiğinden daha yavaş geçiyor. yalnızlık büyük konfor. insan içe dönüyor, içe dönüyor, içe dönüyor: girdap bu. elbette bahçeyi çevreleyen tel örgüler var, dışarı çıkılmıyor. pandemi bitmiyor. kendimi ğ tipi cezaevinde buluyorum her gecenin sabahında.
"üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni"
cemal süreya
cemal süreya
La Liberté.
zülfü livaneli bestesi, şiir Paul Eluard'ın. bu güzelim besteyi zülfü livaneli kötü seslendirir.
Esra Üçcan'dan dinleyelim derim.

zülfü livaneli bestesi, şiir Paul Eluard'ın. bu güzelim besteyi zülfü livaneli kötü seslendirir.
Esra Üçcan'dan dinleyelim derim.

sizi ciddiyete davet ediyorumlara, sizi diyete davet ediyorumlara kayıtsız şartsız icabet edenlerin sorunu.
danaya girer gibi tatlıya girmek yerine aniden bastıran kavga etme isteği bastırılıyor, yatarken giyerim tişörtü hassasiyetinde olayların sebepsiz olma ihtimali gözardı ediliyor, tencereden yemek yemek lağvediliyor, dünya sözlük halay etkinliği önemsenmiyor. düne ait üzüntüler yarına ait korkular kol geziyor.
"gülmek hayatın ciddiyetini bozamaz" halbuse, zira "Hayat kısa Kuşlar uçuyor".
danaya girer gibi tatlıya girmek yerine aniden bastıran kavga etme isteği bastırılıyor, yatarken giyerim tişörtü hassasiyetinde olayların sebepsiz olma ihtimali gözardı ediliyor, tencereden yemek yemek lağvediliyor, dünya sözlük halay etkinliği önemsenmiyor. düne ait üzüntüler yarına ait korkular kol geziyor.
"gülmek hayatın ciddiyetini bozamaz" halbuse, zira "Hayat kısa Kuşlar uçuyor".
sol framede profiterolden tulumba tatlısına, baklavadan çileği pudra şekerine bandırmak'a kadar zengin çeşitleri görmemize neden olur. buna dünyanın şeker hastalığına tutulması diyoruz.
esamesi okunmayan kabak tatlısı bunun hesabını fena sorar!..
esamesi okunmayan kabak tatlısı bunun hesabını fena sorar!..
sanat sözlüğü'nde şöyle tanımlanmış: "Kol dayama yeri olmayan arkalıklı oturma ögesi."
van gogh'unkini herkes bilir ben Vilhelm Hammershøi'ninkini koyayım:
git
van gogh'unkini herkes bilir ben Vilhelm Hammershøi'ninkini koyayım:
git
kendileri firarda ama elebaşı olduğu organize suç örgütlerine, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, nitelikli yağma, gasp, rüşvet, yaralama, tehdit ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma iddialarıyla operasyon yapılmış. gözaltı kararı verilen 63 şüpheliden 49’u yakalanmış. git
(bkz: Senin yüzüne ne olmuş)
(bkz: okuyom ben ya)
(bkz: Hayatın Kuralı Bu Yeğen)
(bkz: Senin yüzüne ne olmuş)
(bkz: okuyom ben ya)
(bkz: Hayatın Kuralı Bu Yeğen)
"ve kaybetmek daha güç bulamamaktan" cemal süreya'nın kağıt kesiği cümlesi. her akşam kesiği kanatan bir şarkı oluyor, bu akşam da bu denk düştü:
Kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin
Beni kaybettin artık, sen çok bekleyeceksin
Kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin
Beni kaybettin artık, sen çok bekleyeceksin

dilin kemiği yok malum. ağza gelen ağızdan çıktığı gibi söylenebilir ama başka bir yol daha var sabır; itidal; hoşgörü; itina ve kontrol dilin kemiği olabilir, dokuz boğumdan yavaşça yukarı süzülen zehri insan zihni isterse eritebilir, eritebilmelidir. bakmayın Nietzsche'nin "Öfkeyle değil, gülmeyle öldürür kişi" dediğine çünkü "ira furor brevis est".
negzel haber. pide olmuş 4 lira.
gülüyor muyum ben?
gülüyor muyum ben?
gevşekliğin neticesi şöyle: git