hayatta önemli olan, daha az önemli olan ve önemsiz olan sürekli yer değiştiriyor.
bunu anladığın nokta ise olgunluk oluyor.
bana öyle geliyor en azından.

mesele "müdahale" üzerinden bir döngüye girer gibi duruyor.
her "müdahale" doğrudan ve dolaylı olarak etkiler oluşturacak. bir sonraki zaman hiçbir zaman stabil kalmayacak. sürekli bir yenilenme, yeniden başlama hali. zamanın hafızası ne olacak, sürekli değişebilen anıların ne değeri kalacak belirsiz.
geçmişe ya da geleceğe gidip/"bi bakılıp", sonrasında optimum zaman aralığı mı seçilecek?
ya zaman seçmekten sıkılan bir sergüzeştçi, ilgili zamana gidip zaman yolculuğunu icat eden kişi ya da eylemleri, tam da o anda, ortadan kaldırırsa...
eyvah ki, ne eyvah.
her "müdahale" doğrudan ve dolaylı olarak etkiler oluşturacak. bir sonraki zaman hiçbir zaman stabil kalmayacak. sürekli bir yenilenme, yeniden başlama hali. zamanın hafızası ne olacak, sürekli değişebilen anıların ne değeri kalacak belirsiz.
geçmişe ya da geleceğe gidip/"bi bakılıp", sonrasında optimum zaman aralığı mı seçilecek?
ya zaman seçmekten sıkılan bir sergüzeştçi, ilgili zamana gidip zaman yolculuğunu icat eden kişi ya da eylemleri, tam da o anda, ortadan kaldırırsa...
eyvah ki, ne eyvah.
ben burada hangi tavsiyede bulunursam bulunayım, biliyorum ki çevresel ve ailevi faktörlerin etkilerini kırmak zor.
bugüne kadarki hayat tecrübemden şunu öğrendim;
hata yapmak öğrenmenin bir parçasıdır.
ve insan hatayı bir "kaybetmişlik" olarak değil, yaşamın doğal bir parçası olarak görür ise, her şart ve durumda kendini mutlu edecek hedeflere/amellere ulaşır.
zor olduğunu biliyorum ama işin aslı şu;
gelecek kaygısı bir dayatmadır.
içinde bulunduğunuz hal, size sunulan çerçeve sizi baskılar.
başka türlü de olabileceğini akılda tutmak gerek her daim.
bugüne kadarki hayat tecrübemden şunu öğrendim;
hata yapmak öğrenmenin bir parçasıdır.
ve insan hatayı bir "kaybetmişlik" olarak değil, yaşamın doğal bir parçası olarak görür ise, her şart ve durumda kendini mutlu edecek hedeflere/amellere ulaşır.
zor olduğunu biliyorum ama işin aslı şu;
gelecek kaygısı bir dayatmadır.
içinde bulunduğunuz hal, size sunulan çerçeve sizi baskılar.
başka türlü de olabileceğini akılda tutmak gerek her daim.
f-35 projesinde üretim ortağı olarak ciddi bir tecrübe(know-how) edindik. en değerli nokta burası.
türkiye'nin programdan çıkarılmasının projeye de bir maliyeti var.
zaten projenin kendisi hedeflenen maliyetleri aşmış durumda.
evet, türkiye'nin ürettiği parçalar başka ülkelerden de tedarik edilebilir. lakin türkiye pazarı öyle kolay kolay kaybedilmek istenecek bir pazar değil.
sonuçta bu uçakların satılması lazım ve türkiye bu konuda tabiri caizse "platinum müşteri".
ilerleyen yıllarda bu uçakların verileceğini düşünüyorum.
nasıl ki s-400'ler konusunda trump obama yönetimini suçlu bulduysa, bir sonraki yönetim de f-35 konusunda trump yönetimini suçlu bulacak. abd'nin kadim taktiğidir bu.
türkiye'nin programdan çıkarılmasının projeye de bir maliyeti var.
zaten projenin kendisi hedeflenen maliyetleri aşmış durumda.
evet, türkiye'nin ürettiği parçalar başka ülkelerden de tedarik edilebilir. lakin türkiye pazarı öyle kolay kolay kaybedilmek istenecek bir pazar değil.
sonuçta bu uçakların satılması lazım ve türkiye bu konuda tabiri caizse "platinum müşteri".
ilerleyen yıllarda bu uçakların verileceğini düşünüyorum.
nasıl ki s-400'ler konusunda trump obama yönetimini suçlu bulduysa, bir sonraki yönetim de f-35 konusunda trump yönetimini suçlu bulacak. abd'nin kadim taktiğidir bu.
yapay zekanın insanlığa dair bilgisi insanın ona verdiği veri setleri ve bu veri setlerini yorumlayabileceği algoritmalardan ibarettir.
insanoğlu "yok et bizi ey yapay zeka" derse yok eder.
bu yok etme süreci de bilcümle uzuvlarından envai çeşit silah çıkan robotlar eliyle gerçekleşmek zorunda değil.
kanser teşhisi için başvurulacak bir cihaz da bu işi görür;
yeter ki algoritaması problemli olsun.
insanoğlu "yok et bizi ey yapay zeka" derse yok eder.
bu yok etme süreci de bilcümle uzuvlarından envai çeşit silah çıkan robotlar eliyle gerçekleşmek zorunda değil.
kanser teşhisi için başvurulacak bir cihaz da bu işi görür;
yeter ki algoritaması problemli olsun.
koalisyon hükümeti sorunu.
türkiye'de koalisyon hükümetlerinin ortalaması 16 ay kadardır.
bakanlıklar farklı partilerde olduğu için eşgüdüm oluşmaz.
teknik olarak bir yürütme vardır ama topal yürür ve işleri zamanında bitirmek çok zordur; bolu dağı tünelini patates deposuna çevirme fikirlerini hatırlayanlar bilir.
ak parti'nin 2007'de aldığı %47'lik oy oranında kırsal kalkınma projeleri olan köydes ve beldes'in etkisi büyüktür.
bu projeler kapsamında ilk etapta yol ve su gibi acil sorunlar çözüldü. mesela 6 bin kilometre kadar köy yolu yapıldı.
köy yolu bir iş makinesi ile yapılabiliyor. ak parti'den önceki hükümetler de bu yolları yapabilecek güçteydi.
lakin hükümetin başında olmak ile hükümeti çalıştırmak aynı şey değil.
türkiye'de koalisyon hükümetlerinin ortalaması 16 ay kadardır.
bakanlıklar farklı partilerde olduğu için eşgüdüm oluşmaz.
teknik olarak bir yürütme vardır ama topal yürür ve işleri zamanında bitirmek çok zordur; bolu dağı tünelini patates deposuna çevirme fikirlerini hatırlayanlar bilir.
ak parti'nin 2007'de aldığı %47'lik oy oranında kırsal kalkınma projeleri olan köydes ve beldes'in etkisi büyüktür.
bu projeler kapsamında ilk etapta yol ve su gibi acil sorunlar çözüldü. mesela 6 bin kilometre kadar köy yolu yapıldı.
köy yolu bir iş makinesi ile yapılabiliyor. ak parti'den önceki hükümetler de bu yolları yapabilecek güçteydi.
lakin hükümetin başında olmak ile hükümeti çalıştırmak aynı şey değil.
zaten mevlana "gel" dememiştir;
"dön gel" demiştir.
başlığa uyarlarsak;
hangi ayılığın peşinde isen ondan vazgeçerek gel.
"dön gel" demiştir.
başlığa uyarlarsak;
hangi ayılığın peşinde isen ondan vazgeçerek gel.
bilinçsiz adam olmak zorunda değildir.
bilinç zahiri bilmek ve bildiği ile eylemde bulunmak iken, şuur manalandırmayı/kavramayı/derin düşünmeyi de içerir.
bilinç zahiri bilmek ve bildiği ile eylemde bulunmak iken, şuur manalandırmayı/kavramayı/derin düşünmeyi de içerir.
tüik verileri planlama, vergi ve maaş düzenlemeleri gibi kamuyu ilgilendiren alanlarda kullanılıyor.
keyfi değil zaruri.
keyfi değil zaruri.
bugün yine üye kaydı açmış dernektir.
ad hominem, korkuluk mantık hatası ve hayret avcılığı gibi değerleri ilke edinen dernek,
yeni üyeliklerde mesnetsiz söylemleri mutlak gerçekler olarak sunabilme yeteneği'nin göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
ad hominem, korkuluk mantık hatası ve hayret avcılığı gibi değerleri ilke edinen dernek,
yeni üyeliklerde mesnetsiz söylemleri mutlak gerçekler olarak sunabilme yeteneği'nin göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
asil ruhun tezahürü.
mekânı cennet olsun.
mekânı cennet olsun.
bugün vesilesiyle bir daha hatırlatmak ve sormak istiyorum;
biri kontrollü darbe mi dedi?
biri kontrollü darbe mi dedi?
15 temmuz gecesi Ankara Merkez Komutanlığı Özel Koruma Tabur Komutanlığı lojmanlarının nizamiyesinde nöbet tutan er.
bakın bir daha vurguluyorum; er.
karşısında rütbeli subaylar olmasına rağmen darbecilerle çatışmaya girmeyi tercih etti.
"emir aldım" yalanına sığınıp kaçabilirdi.
bu işler karakter meselesidir.
">git
bakın bir daha vurguluyorum; er.
karşısında rütbeli subaylar olmasına rağmen darbecilerle çatışmaya girmeyi tercih etti.
"emir aldım" yalanına sığınıp kaçabilirdi.
bu işler karakter meselesidir.

geçmiş zaman olur ki yine konforlu bir iett seyahatindeydim;
cep telefonu sinyallerinin otobüsleri bozduğuna dair genel kanının artık içselleştirilmiş kanıya dönüştüğü zamanlar.
cebimdeki akılsız cihazın oluşturduğu elektromanyetik alanın otobüse hiçbir etkisi olmayacağını biliyor olmama rağmen, ne olduysa, otobüse binerken telefonumu kapadım. otobüsüm cerrahpaşa'nın tarih kokan sokalarından, haseki'nin yeşil çayırlarından, aksaray'ın neşeli insanlarının arasından, karaköy'ün kuş cıvıltılarının içerisinden eminönü'ne ulaştı.
otobüs perona girmek için öndeki otobüsün yolcularını indirmesini beklerken fırsattan istifade "telefonumu açayım" dedim.
tam o sırada birliğimizin, yerleşik nizamımızın teminatı emekli sivil hergeneral bir amca beni fark etti ve hayatımda dönüm noktası olacak şu sözleri söyleyiverdi;
"evladım, bu telefon otobüsü bozuyor. bir de okumuş adam olacaksınız. insan biraz düşünceli olur. anneniz babanız öğretmiyor mu size bunları. memleket ne hale geldi."
etrafına bakıp takdirleri aldıktan sonra da ekledi;
"yazık, vallahi yazık..."
özür dileyip otobüsten indim.
cep telefonu sinyallerinin otobüsleri bozduğuna dair genel kanının artık içselleştirilmiş kanıya dönüştüğü zamanlar.
cebimdeki akılsız cihazın oluşturduğu elektromanyetik alanın otobüse hiçbir etkisi olmayacağını biliyor olmama rağmen, ne olduysa, otobüse binerken telefonumu kapadım. otobüsüm cerrahpaşa'nın tarih kokan sokalarından, haseki'nin yeşil çayırlarından, aksaray'ın neşeli insanlarının arasından, karaköy'ün kuş cıvıltılarının içerisinden eminönü'ne ulaştı.
otobüs perona girmek için öndeki otobüsün yolcularını indirmesini beklerken fırsattan istifade "telefonumu açayım" dedim.
tam o sırada birliğimizin, yerleşik nizamımızın teminatı emekli sivil hergeneral bir amca beni fark etti ve hayatımda dönüm noktası olacak şu sözleri söyleyiverdi;
"evladım, bu telefon otobüsü bozuyor. bir de okumuş adam olacaksınız. insan biraz düşünceli olur. anneniz babanız öğretmiyor mu size bunları. memleket ne hale geldi."
etrafına bakıp takdirleri aldıktan sonra da ekledi;
"yazık, vallahi yazık..."
özür dileyip otobüsten indim.
daha önce darbenin kontrollü olduğunu, iktidar partisinde 120-180 bylock'cu vekilin bulunduğunu, bu konularda ellerinde dosyalar olduğunu belirten ve bu dosyaları bütün ısrarlara rağmen açıklamayanların iddiası.
Darbe girişimi sonrası gerçekleştirilen uygulamaları eleştirmek başka bir husustur.
Yöntem hatalarına darbe deyip aslına mukabele etmek iyi niyetle bağdaşmaz.
Darbe girişimi sonrası gerçekleştirilen uygulamaları eleştirmek başka bir husustur.
Yöntem hatalarına darbe deyip aslına mukabele etmek iyi niyetle bağdaşmaz.