Kandiliniz mübarek olsun, selam ve dualarla bereketli geçsin.

Türkiye de muhalefet olmakla muhalefetin söylemleri avrupada amerikada yapılan iklim krizi küresel ısınma ve vegan tartışmalarının saçmalık derecesiyle aynıdır. Bizim muhalefet bunları geçmiş de olabilir.
Avrupalılar da siyaset konuşmaya kalksa muhtemelen böyle olacak ama muhalifleirn çok övdüğü gibi siyasete kafa pek yormuyorlar. Günlük ihtiyaçları karşılandı mı en asgari düzeyde susuyorlar. En azından agzı olanın konuşuyor olmaması sebebiyle siyaeset yönünden bizi geçmiş olabilirler.
Tam da şuradaki gibi:
git
Avrupalılar da siyaset konuşmaya kalksa muhtemelen böyle olacak ama muhalifleirn çok övdüğü gibi siyasete kafa pek yormuyorlar. Günlük ihtiyaçları karşılandı mı en asgari düzeyde susuyorlar. En azından agzı olanın konuşuyor olmaması sebebiyle siyaeset yönünden bizi geçmiş olabilirler.
Tam da şuradaki gibi:
git
Son yıllarda okullarda ezber edilen bir şey heralde . Bunu din kültürü öğretmeni anlatır sanırım. Şöyle ki:
Din kültürü öğretmeni :
-bakınız çocuklar islam 6 ya ayrılır:
Siyasal islam
Sosyal islam
Kültürel islam
Bilimsel islam
İnançsal islam
Ekonomik islam
Bunlar birbiriyle alakasız her biri hayatın içinde toplum, siyaset ve akademik acıdan paylasılır.
Geriye bi tane kalır bunlardan olmayan onlardan bir tanesine tabidir. Ona da halkçı islam deriz. Bug... eşhe...nwjwjsn
Din kültürü öğretmeni :
-bakınız çocuklar islam 6 ya ayrılır:
Siyasal islam
Sosyal islam
Kültürel islam
Bilimsel islam
İnançsal islam
Ekonomik islam
Bunlar birbiriyle alakasız her biri hayatın içinde toplum, siyaset ve akademik acıdan paylasılır.
Geriye bi tane kalır bunlardan olmayan onlardan bir tanesine tabidir. Ona da halkçı islam deriz. Bug... eşhe...nwjwjsn
Kadınlararası çünkü genelde erkekler zaten kültürel yapının da verdiği yansımayla aynı ortamda çalışsan aynı görevi yapsan bile üstünmüş gibi yapar. Ve kendisini bir adım önde gördüğü o yarışta kadının ön plana çıkmasını istemez. Kadınlararasına gelince, sizden daha önde olduğunu düşündüğünüz bir kadın bile size hased edip rekabetinin bir nesnesi olarak görebilir. Bu sebeple insanın içinde hased ve rekabet duygusu olmayagörsün karşılaşmanız yetiyordur. Rekabeti hased olmakla birlikte zikrediyorum çünkü kısa süreli ve ortak noktası olmayan rekabetlerin çoğu hasedden südur eder. Bazen sizi ortak ne noktamız var noktamız var mı acaba diye düşündürebilir. İşte o nokta aklınıza hiç gelmeyecek şeyler olabilir.
Bu konuda iki gündür yeniden düşünüyorum. Özellikle düşünmemi gerektirecek konusmalara denk geldim. İnce elenip sık dokunması gereken ilşkidir. Kafalar ve ideoolojiler karışmış kavramlar birbirine girmiş oldugundan.
Uzunca yazacagım ya da anlatacagım bitince .
Bazı tip insanların karşınıza çokca çıkması ve sizi konunun uzmanı yapması gibi Bazı konular var ki karşınıza çok fazla karşınıza çıkar. Hatta okumalar da yaparsınız. Farklı kişileri dinlersiniz. Bir bütünlük oluşur zihninizde ama bir gece rahatsız bir halde yatar ve sabah erken kalkmak gerekirken, aklınıza gelir ve kalkıp yazmadıgınıza pişman olur ve unutursunuz. Aha bu konu tam olarak öyle. Neyse bu kez daha net ifade edeceğim inşallah.
Uzunca yazacagım ya da anlatacagım bitince .
Bazı tip insanların karşınıza çokca çıkması ve sizi konunun uzmanı yapması gibi Bazı konular var ki karşınıza çok fazla karşınıza çıkar. Hatta okumalar da yaparsınız. Farklı kişileri dinlersiniz. Bir bütünlük oluşur zihninizde ama bir gece rahatsız bir halde yatar ve sabah erken kalkmak gerekirken, aklınıza gelir ve kalkıp yazmadıgınıza pişman olur ve unutursunuz. Aha bu konu tam olarak öyle. Neyse bu kez daha net ifade edeceğim inşallah.
Altı yaşındaki bir çocuktan daha akıllı düşünebildiklerini düşünmüyorum. Belki bu konuda altı yaşındaki bir çocuk bile zarar menfaat açısından yaptıgı seçim ve kurduğu ilişki ile bunları geride bırakır.
Dhaa iktidar ellerine geçmeden bile zaten normal şartlarda da düzgün düşünemeyen insanlardan iktidar hırsı ve menfaat kapışmasında adayı oldukları konumun aday durumlugunda bile düşünce bozuklugu yaşamaları, kararsızlık içinde yüzmeleri komik. Bir de bunları destekleyecekler var o daha da komik.
Heralde bu güruh yarın onlar başa geçse şunu diyecek "hiç bir şey yapmasalar bir faaliyette bulunmasalar da birşeyler yapıp riske girmekten iyidir"
Hele zararlı şeyler yaptıklarında da şöyle diyeceklerdir "bu ülke yararına alınmış en iyi siyasi karardı."
Dhaa iktidar ellerine geçmeden bile zaten normal şartlarda da düzgün düşünemeyen insanlardan iktidar hırsı ve menfaat kapışmasında adayı oldukları konumun aday durumlugunda bile düşünce bozuklugu yaşamaları, kararsızlık içinde yüzmeleri komik. Bir de bunları destekleyecekler var o daha da komik.
Heralde bu güruh yarın onlar başa geçse şunu diyecek "hiç bir şey yapmasalar bir faaliyette bulunmasalar da birşeyler yapıp riske girmekten iyidir"
Hele zararlı şeyler yaptıklarında da şöyle diyeceklerdir "bu ülke yararına alınmış en iyi siyasi karardı."
#7199702
."..Sürülmüş tarlada gördüğüm ezilmiş devedikeni, işte bu ölümü anımsattı bana."
Bu da hacı muratın ölümüyle biten kitabın son cümlesi.
."..Sürülmüş tarlada gördüğüm ezilmiş devedikeni, işte bu ölümü anımsattı bana."
Bu da hacı muratın ölümüyle biten kitabın son cümlesi.
Yukarılarda bir yerlerde (rusya) tarafı "tatar" da denilen bitki.
Tolstoy hacı murat romanının başında anlamlı bir tasviri vardır bitkinin.
Üç dallı bir "tatar"dı bu. Dallardan biri kopuktu ve kalan kısmı kesik bir el gibi aşağı sarkmıştı. Öbür iki dalın ikisinde de birer çiçek vardı. Bir zamanlar kırmızımsı olan bu çiçekler şimdi karaydı. Dallardan biri kırıktı ve yarısı, ucunda kirli çiçeğiyle birlikte yere sarkmıştı; öbür dal, çamurlu kara toprağa bulanmış olmasına karşın, başını dimdik yukarda tutuyordu. Çiçeğin üzerinden bir araba tekerleğinin geçtiği anlaşılıyordu, böyle eğik durması bu yüzdendi, eğikti ama yine yerinde duruyordu. Sanki bedeninin bir parçası nı koparmış, iç organlarını dökmüş, kolunu kesmiş, gözünü oymuşlardı. Ama o, çevresindeki bütün kardeşlerini yok eden insanoğluna teslim olmamıştı.
"Bu ne müthiş bir güç böyle!" diye düşündüm. “İnsanoğlu her şeyi yenmiş, milyonlarca otu yok etmiş ama bunun teslim olacağı yok."
Ve bu bana, epey önce Kafkasya'da geçmiş, birazına bizzat tanık olduğum, birazını görenlerden dinlediğim, birazını da hayalimde canlandırdığım bir öyküyü anımsattı. Belleğimde kaldığı ve hayalimde canlandığı kadarıyla şöyle bir öyküydü bu..."
Tolstoy hacı murat romanının başında anlamlı bir tasviri vardır bitkinin.
Üç dallı bir "tatar"dı bu. Dallardan biri kopuktu ve kalan kısmı kesik bir el gibi aşağı sarkmıştı. Öbür iki dalın ikisinde de birer çiçek vardı. Bir zamanlar kırmızımsı olan bu çiçekler şimdi karaydı. Dallardan biri kırıktı ve yarısı, ucunda kirli çiçeğiyle birlikte yere sarkmıştı; öbür dal, çamurlu kara toprağa bulanmış olmasına karşın, başını dimdik yukarda tutuyordu. Çiçeğin üzerinden bir araba tekerleğinin geçtiği anlaşılıyordu, böyle eğik durması bu yüzdendi, eğikti ama yine yerinde duruyordu. Sanki bedeninin bir parçası nı koparmış, iç organlarını dökmüş, kolunu kesmiş, gözünü oymuşlardı. Ama o, çevresindeki bütün kardeşlerini yok eden insanoğluna teslim olmamıştı.
"Bu ne müthiş bir güç böyle!" diye düşündüm. “İnsanoğlu her şeyi yenmiş, milyonlarca otu yok etmiş ama bunun teslim olacağı yok."
Ve bu bana, epey önce Kafkasya'da geçmiş, birazına bizzat tanık olduğum, birazını görenlerden dinlediğim, birazını da hayalimde canlandırdığım bir öyküyü anımsattı. Belleğimde kaldığı ve hayalimde canlandığı kadarıyla şöyle bir öyküydü bu..."
Romanda ivan matveyeviç hacı murat'ın kesik başıyla geldiklerinde "yaman adamdı, bana kılıcını hediye ettiydi verin de şunu bir öpeyim " derken, hacı murat kaçarken peşine düşen ve rus tarafına geçen kazaklar ayrıca en yakın arkadaşıyken rus tarafına geçen mehtulinli hacı ağa hacı murat vurulduktan sonra ölürken bile hançeri kafasına indirip üzerinde tepiniyorlar.
Bunu düşman değil bir zamanların dostları yapıyor
Bu hikaye ne kadar da tanıdık değil mi, sanki kişisel hayatlar bir kenarı sanki 1800 lü yılların tarihsel ve milli laneti bu
Bunca zaman tolstoy'un romanlarındaki mahzunluğu düşünüp dururdum. Sonu böyle bitmeyenler de bile bu mahzuniyet var.
Sanki hep o duyguda takılmış bir psikolojiyle hangi olayı anlatırsa anlatsın, bu hayıflanmayı farklı boyut ve şekillerde hissediyorsunuz.
Bunu düşman değil bir zamanların dostları yapıyor
Bu hikaye ne kadar da tanıdık değil mi, sanki kişisel hayatlar bir kenarı sanki 1800 lü yılların tarihsel ve milli laneti bu
Bunca zaman tolstoy'un romanlarındaki mahzunluğu düşünüp dururdum. Sonu böyle bitmeyenler de bile bu mahzuniyet var.
Sanki hep o duyguda takılmış bir psikolojiyle hangi olayı anlatırsa anlatsın, bu hayıflanmayı farklı boyut ve şekillerde hissediyorsunuz.
Yolda giderken bir tane daha uzaktan tandıgım birinin vefat haberini yazdılar. Benden de küçüktü. Neden olduğunu merak ettim ama sanırım öğrenemeyeceğm. Yıllar geçtikçe ölmüş tanıdıklarım ne kadar da çoğalıyor diye düşünüyorum.
Storytel depremden etkilenen çocuklar için ücretsiz olarak dinlenebilen şöyle bir güzellik yapmış:
git
Tabi son yıllarda cinsiyetsizlik vb. Zararlı unsurların olup olmadığına bakılarak kullanılması gerek.
git
Tabi son yıllarda cinsiyetsizlik vb. Zararlı unsurların olup olmadığına bakılarak kullanılması gerek.
Allah şifa versin. tez zamanda hayırlısı ile evladınızın sağlıklı günlerini göstersin.
Meseleyi şahsileştirip dostluk mertebesine indirgeyince eksi almak zora gider.
Halbuki fikirler farklı olabilir, bu zora gitmemeli.
Bununla birllikte tahammülsüzlük göstermekten dolayı atılan eksiler kullanılan kötü üsluplar yine şahsileştirmek mevzuyu.
Ama eksileri toplumsal bir istatistik olarak görmek başka mevzu. Bu genellemeci bir yaklaşım. Ve bu yüzden alınan eksiyi dile getirmek aslında zora gitmekten çok, doğru olmadığını düşündüğünüz bir fikrin çoğunlukta olmasına üzülmek.
Bunu da belirtmiş olalım.
Halbuki fikirler farklı olabilir, bu zora gitmemeli.
Bununla birllikte tahammülsüzlük göstermekten dolayı atılan eksiler kullanılan kötü üsluplar yine şahsileştirmek mevzuyu.
Ama eksileri toplumsal bir istatistik olarak görmek başka mevzu. Bu genellemeci bir yaklaşım. Ve bu yüzden alınan eksiyi dile getirmek aslında zora gitmekten çok, doğru olmadığını düşündüğünüz bir fikrin çoğunlukta olmasına üzülmek.
Bunu da belirtmiş olalım.
Bu sözlüğe bazen yazık diyorum verilen eksiye bakınca. Hele şu entrye bakınca. Kac gündür ve ne zmaan bir olay olsa yazılanlara bakınca...
Mesele şu entry
#7199176
#7199172
Hakikat bu işte. İnsanların zihninin geldiği duruum. Şikayet ettiklerini mumla arayacakları Basit seçimleri yapmayı bırak, eksi verebilecek kadar net olmaları ne kadar garip. Önlerinde hakikat yok halbuki ; iki seçenek var. Yaptıkları seçim eksi vermektir birşey söyleyemeyiz ama sonrasında açılan terbiyeye sığmayan ve kaldırılması gereken saçma başlıklara müdahale yok. şu platformda bile ekserisinin diğer yerlerden biraz farklı olduğunu düşünmem benim ve giden yazarların sorunu heralde.
Mesele şu entry
#7199176
#7199172
Hakikat bu işte. İnsanların zihninin geldiği duruum. Şikayet ettiklerini mumla arayacakları Basit seçimleri yapmayı bırak, eksi verebilecek kadar net olmaları ne kadar garip. Önlerinde hakikat yok halbuki ; iki seçenek var. Yaptıkları seçim eksi vermektir birşey söyleyemeyiz ama sonrasında açılan terbiyeye sığmayan ve kaldırılması gereken saçma başlıklara müdahale yok. şu platformda bile ekserisinin diğer yerlerden biraz farklı olduğunu düşünmem benim ve giden yazarların sorunu heralde.
Bugün doğru kavramı doğru yerde kullanamamak hakikati savunmak konusunda da geçerli.
Hakikati savunduklarını söyleyenler, sonuç olarak bir faydaya hizmet etmediklerinin hatta zarara sebep olduklarının, ya da hiç faydası olmayacak şeye taraftar olduklarını farketselerdi ve hakikati sonuç alacakları yerlerde ortaya koysalardı hakikat olan işte o olurdu.
Her hakikat her duurmda ve her ortamda yapabilseydi heralde başka bir asırda yaşıyor olurduk. Hakikati kaybetmemek önemli, belki de hayatımızın amacı. Ama faydası olmayacak yerlerde dile getirmek zarardan öteye geçmiyor.
ortada içinde bulundukları durumdan dhaa büyük zararlara yol açacak, hiç bir faydası bulunmayacak bir gerçeklik varken, ben hakikati savundum savunuyorum demenin bir anlamı yok. Bugün insanlar bu mantık çerçevesini bile idrak edemez durumda. İster okumuş ol ister okumamış, bu da farketmiyor.
Asıl noktadan kopan her tartışma hatta bazen komik bir şekilde ifadenizi bölen ergen durumuna düşmenin de temelinde yatan bu gerçeklik. Bu duruma güzelleme yapacak olursak eğer:
git
Hakikati savunduklarını söyleyenler, sonuç olarak bir faydaya hizmet etmediklerinin hatta zarara sebep olduklarının, ya da hiç faydası olmayacak şeye taraftar olduklarını farketselerdi ve hakikati sonuç alacakları yerlerde ortaya koysalardı hakikat olan işte o olurdu.
Her hakikat her duurmda ve her ortamda yapabilseydi heralde başka bir asırda yaşıyor olurduk. Hakikati kaybetmemek önemli, belki de hayatımızın amacı. Ama faydası olmayacak yerlerde dile getirmek zarardan öteye geçmiyor.
ortada içinde bulundukları durumdan dhaa büyük zararlara yol açacak, hiç bir faydası bulunmayacak bir gerçeklik varken, ben hakikati savundum savunuyorum demenin bir anlamı yok. Bugün insanlar bu mantık çerçevesini bile idrak edemez durumda. İster okumuş ol ister okumamış, bu da farketmiyor.
Asıl noktadan kopan her tartışma hatta bazen komik bir şekilde ifadenizi bölen ergen durumuna düşmenin de temelinde yatan bu gerçeklik. Bu duruma güzelleme yapacak olursak eğer:
git