devlet hastanelerinde mümkün olmayan olay.
doğumhane en mahrem yerdir. ayrıca mübarekler, sadece sizin eşiniz var gibi dağ ayısından hallice davranmanın lüzumu yok içeride kan, gözyaşı ve kaos var. oturun oturduğunuz yerde.

Oğlum oldu. Adını isa koydum. Yanına isim ekleyin, tek başına çok kısa dediler ama dinlemedim. Hem kısa, hem anlaşılır hem de peygamber ismi. Çocuğu ismi ile imtihan etmeye gerek yok.
Kürt bile olsa o da can taşıyor. Irkçılığınız batsın be!
Olsun kanka, ortamlarda söylemezsin, kim nereden bilecek? Aldırma sen bu ırkçılara, herkes ben değil!
*
Olsun kanka, ortamlarda söylemezsin, kim nereden bilecek? Aldırma sen bu ırkçılara, herkes ben değil!
*
karısına hediye almayanlar apartmanın en üst katında oturursa sorun çözülür sanırım.
peheyy, kadını kollayacam diye yerin dibine sokan dangul dungul bir ifade.
eşlerin birbirine ilgi göstermesi, arada hediyeleşerek değerli hissettirmesi mevzusu ancak bu kadar tırrekçe dile getirilebilirdi.
teşekkürler müge apla.
peheyy, kadını kollayacam diye yerin dibine sokan dangul dungul bir ifade.
eşlerin birbirine ilgi göstermesi, arada hediyeleşerek değerli hissettirmesi mevzusu ancak bu kadar tırrekçe dile getirilebilirdi.
teşekkürler müge apla.
şimdi şu cümleye bakalım:
"evladım ayağa kalktığın zaman bana da bir bardak çay verebilir misin?"
10-11 tane kelime, ekler, bağlaçlar, tümleçler, sütlaçlar... küllim israf.
bir de şuna bakalım:
"çay koy lan it!"
kısa ve öz. aynı şeyi anlatıyor. kelimeden ve harften tasarruf var. üstelik tınısında bir samimiyet, yakınlık var.
"evladım ayağa kalktığın zaman bana da bir bardak çay verebilir misin?"
10-11 tane kelime, ekler, bağlaçlar, tümleçler, sütlaçlar... küllim israf.
bir de şuna bakalım:
"çay koy lan it!"
kısa ve öz. aynı şeyi anlatıyor. kelimeden ve harften tasarruf var. üstelik tınısında bir samimiyet, yakınlık var.
Kim malı için birine diğer insanlardan farklı selam veriyorsa o münafıktır.
"öğretmen ahmet'in de dediği gibi utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürürdüm ama ondan da anlamazsınız ki siz..!"
Bak bak, bak hele bak. Eşcinselliği savunan şahsın ettiği lafa bak. Hahahahhah.
Bir rakım utanmazların olduğu başlık. Tahmin edin kimler. Bir tarafta eşcinselliği savunanlar var diğer tarafta eşcinselliği istemeyenler. Tahmin edin hangi taraf utanmaz.
Bak bak, bak hele bak. Eşcinselliği savunan şahsın ettiği lafa bak. Hahahahhah.
Bir rakım utanmazların olduğu başlık. Tahmin edin kimler. Bir tarafta eşcinselliği savunanlar var diğer tarafta eşcinselliği istemeyenler. Tahmin edin hangi taraf utanmaz.
yani şimdi normalde müslümanlar için zaten öyle. öneriye gerek yok. ama tabi günümüzde böyle bir şeyi dile getiremezsin. niye? çünkü bu artık birilerinin dini olmuş. özgürlük dini diye bir din var arkadaşlar ve inananları her gün artıyor. zerre kadar fikri altyapısı olmayan tamamen güdülere, dürtülere dayalı ritüelleri olan bir din. işte hayvandan daha aşağı olarak allahın bize bildirdikleri bunlar oluyor. insan fikirden ibarettir buyurmuş mevlana. insanı insan yapan fikirleridir. hayvan da dürtüden, güdüden ibarettir. fikir üretmesi için verilen beyni dürtülerinin hizmetine veren varlık ne insan oluyor ne hayvan.
Kaynağı kur'an olmayan verileri bilgi olarak kabul etmiyorum. Ensest olayı da böyle bir veri. Tabii olarak enseste gık diyemediğim iddiası da iftiradan öte gitmiyor. Münafığın biri inanmadığı Allah'ın ismini ağzına alarak beddua ediyor. Buna ancak gülerim. :)
Benim doğru yolda olduğumun bir delili
"1.) doğru hüküm vardır.
2.) bilgi, doğru hükümdür.
3.) bilgi, bilen'e muhtaçtır.
4.) bilen vardır.
5.) bilgi, bilen'in bilmesiyle var edilir: bilen, bilgiyi var edendir. bilgi, bilen tarafından sürekli var edildiğine göre; bilen, var eden'dir.
6.) bilen ve var eden, her şeyin bilen'i ve var eden'idir.
7.) ancak zamanı, mekanı, gökleri ve yeri kuşatan her şeyin bilen'i olabilir.
8.) zamanı ve mekanı, gökleri ve yeri kuşatan -şüphesiz- en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
9.) bilen ve var eden; en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
10.) en büyük, en yüce ve tek olan -şüphesiz- tek tanrı'dır, allah'tır." şeklindeki ispattır.
doğru yolda olduğumun bir diğer delili de münafık birinin bana hakaret etmesi. Boş beyinli, Sözde dindar, çöp... kendi niteliklerini başkalarına yüklemen tam senin karaktersizliğine uygun bir davranış.
Benim doğru yolda olduğumun bir delili
"1.) doğru hüküm vardır.
2.) bilgi, doğru hükümdür.
3.) bilgi, bilen'e muhtaçtır.
4.) bilen vardır.
5.) bilgi, bilen'in bilmesiyle var edilir: bilen, bilgiyi var edendir. bilgi, bilen tarafından sürekli var edildiğine göre; bilen, var eden'dir.
6.) bilen ve var eden, her şeyin bilen'i ve var eden'idir.
7.) ancak zamanı, mekanı, gökleri ve yeri kuşatan her şeyin bilen'i olabilir.
8.) zamanı ve mekanı, gökleri ve yeri kuşatan -şüphesiz- en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
9.) bilen ve var eden; en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
10.) en büyük, en yüce ve tek olan -şüphesiz- tek tanrı'dır, allah'tır." şeklindeki ispattır.
doğru yolda olduğumun bir diğer delili de münafık birinin bana hakaret etmesi. Boş beyinli, Sözde dindar, çöp... kendi niteliklerini başkalarına yüklemen tam senin karaktersizliğine uygun bir davranış.
dünyanın belli bir seviyede refah içinde olması için, zenginlerin fakirlere vermek zorunda olduğu maddi yardımdır. lütuf değildir farzdır. malının en az 40'ta 1'ini vermekle yerine getirilir. şeriat'ın sadece bu emri yerine getirilse, dünyada ki açlık ve sefalet en kısa sürede biter. şeriat'a uygun yaşayalım müslümanlar. öyle uygun yaşayalım ki, kafirlerde şeriatı sevsin, benimsesin.
benim bu. yahu zaten, öğrenmeye karşı tepkili, öğrenmeyi sevmeyen adamım. o yüzden yeni bir şey, olur da kafama girerse, hemen içselleştirir, olur olmaz yerde kullanırım.
mesela, bir tarihte kondansatör kelimesini öğrenmiştim. yanlış anlama olmasın, kondansatörün ne olduğunu değil, kondansatör kelimesini öğrenmiştim. coşkun seller gibiyim, yeni bir şey öğrendim. içim içime sığmıyor. vapurda gidiyoruz, yanımdaki arkadaşıma, "şu şehrin siluetine bak, adeta bir kondansatör gibi yükseliyor", "hava da amma bulutlandı, dokunsalar bir kondansatör gibi boşalacak" filan diyorum. arkadaşım da, beni iyi tanıdığı için, hiç lafa girmiyor. biliyor ki, "bu yeni bir şey öğrendi, başka yeni bir şey öğrenip, bu öğrendiğinin üstünü kapatana kadar, kafamızı bununla iğfal edecek". arada sıkıldığında, "öyle diyorsun da, transistör de iyidir" filan diyor, kondansatör mevzunu kapatayım diye. ama hiç bozmuyorum, "kondansatör gibi yaşamak lazım hayatı" filan diyorum.
tabi eskide kaldı bunlar. şimdi öyle çok öğrendiğim olmuyor.
mesela, bir tarihte kondansatör kelimesini öğrenmiştim. yanlış anlama olmasın, kondansatörün ne olduğunu değil, kondansatör kelimesini öğrenmiştim. coşkun seller gibiyim, yeni bir şey öğrendim. içim içime sığmıyor. vapurda gidiyoruz, yanımdaki arkadaşıma, "şu şehrin siluetine bak, adeta bir kondansatör gibi yükseliyor", "hava da amma bulutlandı, dokunsalar bir kondansatör gibi boşalacak" filan diyorum. arkadaşım da, beni iyi tanıdığı için, hiç lafa girmiyor. biliyor ki, "bu yeni bir şey öğrendi, başka yeni bir şey öğrenip, bu öğrendiğinin üstünü kapatana kadar, kafamızı bununla iğfal edecek". arada sıkıldığında, "öyle diyorsun da, transistör de iyidir" filan diyor, kondansatör mevzunu kapatayım diye. ama hiç bozmuyorum, "kondansatör gibi yaşamak lazım hayatı" filan diyorum.
tabi eskide kaldı bunlar. şimdi öyle çok öğrendiğim olmuyor.
ülkemizdeki mensuplarının sayısı büyük hızla artan uyduruk bir din, uyduruk bir itikat.
eğer günümüzde yaşıyor olsaydı en azılı düşmanları hz ali olurdu.
eğer günümüzde yaşıyor olsaydı en azılı düşmanları hz ali olurdu.
80-90 yıllık sürecin özeti. bu ülkede iktidar değişse bile egemen sınıf asla değişmez. her iktidar kendi adamlarını bu sınıfın üzerine çıkarmak için her türlü iltiması, kıyağı yapar. ama sonuçta kazanan yine aynı egemen sınıf olur. bu ülkenin en büyük öğrenilmiş çaresizliği budur.