osman yüksel serdengeçti

Osman Yüksel Serdengeçti:

Tepeden inme dışarıdan gelme yapılan birçok inkılaplar milleti allak bullak etmişti. Paris sokaklarında yetişenler!

Hukuk-u beşer beyannamesini ezbere bilenler! Laiklik ve inkılapçılık perdesi altında yoksul Anadolu halkının imanını, vicdanını, hak ve hukukunu pervasızca çiğnediler.

Kıtalara hükmeden, 3 kıtada asırlarca dimdik duran ecdadımızı, şurada, burada, halkevlerinde türlü kuyruklara sokarak tahkir ve tehvil ettiler.

Onlar kendilerini yarı ilah sayıyorlardı.
Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı, partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı.
On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular. Firavunlar gibi saltanat sürdüler.

Yediler, içtiler, kustular. Altta kalanın canı çıksın. Altta kalan halktı, milletti, köylüydü. Amma nutuklarda, amma afişlerde ‘Köylü milletin efendisidir’ diye yazıyordu. Halkı ve köylüyü efendimiz sensin, efendimiz sensin diye soydular”

Markette gezerken tükettiği ürünün paketini kasada okutturan tip

bunun sert şekilde yasak olduğu ülkelerdeki zincirlere denk gelirse başı derde girebilecek tiptir.
ufak at da şu bu yavru yesin durumu olmayacaksa, örneğin çin de, malezya da bazı marketlerde yasak bu demek isterim. türkiye de yasakayan zincir var mı bilmiyorum. malezya da yasak olma sebebinin dökülme riski veya kırıntıya sebebiyet vermek olduğunu biliyorum da, çin de neden yasak bilmiyorum ama ne olabilir ki orada yasak olmayan birşey yok zaten.

sükse nur

Gelen mesajlara cidden duygulandım. Allah razı olsun hepinizden. Ben ve ailem çok şükür iyiyiz. Deprem sonrası sözlükteki arkadaşlar da aklima geldi. Özellikle deprem bölgesindeki yazarlar ne yapti acaba diye dusundum. Cok sukur iyi haberlerinizi aldim. Alettin abeem kendini atmış balkondan. Ah be abem. Cok geçmiş olsun. Bir an önce iyileş ve muhalif seyler yaz yine.

Deprem sirasinda osmaniyedeydim. Babaannemi ziyarete gitmiştim. Deprem sırasında uyuyordum haliyle. Yataktan fırladığım gibi telefonumu kapıp çök kapan yaptım. Deprem bitmek bilmedi. Bitmesi için çok bekledim. Ama bitmedi. Bir yandan tekbir getirip bir yandan kelime-i şehadet getiriyordum.

Aklımdaki tek düşünce ne zaman ev yıkılıp öleceğim, kaza namazım var mı kaza orucum var mı bunları düşündüm. Ölüme hazır mıydım? Bunları düşündüm.

Deprem sarsıntıları devam ederken öteki odadan abim ayağa kalktı koridorda duruyordu. Sonra yanıma gelebildi. O da çök kapan yaptı.

Bu sırada bana bir güç geldi Allah tarafından. Acayip sakin soğukkanlıydım. Kendime çok şaşırdım. Daha önce küçük depremlerde anında gözüm dolardı. Kelimei şehadet dışında birşey yapamazdım. Ama bu sefer cidden Allahın yardımını hissettim.

Abime dedim ki, şimdi çok sakin olmamız lazım. Deprem bitince hemen çok acil şeyleri alabilirsek alıp babaannemle iniyoruz aşağı dedim.

Deprem çok şükür bitti ve evimiz yıkılmadı çok şükür. Başımı örttüm. Kışlık pardesümü giydim yarım yamalak. Sırt çantam vardı. Içine şarj aletimi, tabletimi, kulaklığımı, babaannemin işitme cihazını alıp koyabildim. Yani bunları da yapabilme şansım hepsinin bir arada olmasıydı. Yoksa yapamazdım.

Hemen aşağı indik. Lâkin merdivenlerden inerken komşularımızın duvarları yıkıldığını gördük. Evlerinin içini görebiliyorduk. Merdivenler komşuların duvarlarıyla doluydu. Duvarlarına basa basa indik.

Herkes aşağıdaydı ve herkes ağlıyordu. Yakınlarına ulaşıp haber vermeye çalışıyorlardı. Hava yağmurlu ve çok soğuktu. Arabamıza binip güvenli yere gitmeye çalıştık. Çünkü bulunduğumuz yer açık hava değil. Her yer binaydı. Bir yer bulana kadar bir-çok evin yıkıldığını gördük malesef.

Güvenli yerde oturup ortamın sakinleşmesini beklerken vinçler kepçeler gelmeye başlamıştı. Jandarmalar da gelmişti. Deprem olalı 3 saat olmuştu belki olmamıştı.

Ardından annemle babamın yanına iskenderuna gittik. Annemleri aldık. Iskenderundaki evimize girdim. Bir valiz eşya alabildim. 2 yazmam, 2 kazağım, 1 ceketim, 2 eteğim var, 1 elbisem var, biraz corap ve ic çamaşırı. Başka da birşey yok. Ama bana yetiyor çok şükür. Çünkü deprem bölgesinden atletle çıkıp antalyaya gelen akrabam var. Üstelik kendisi 70 yaşında.

Annemle babamı alıp anneannemlere antalyaya geldik dostlar. Şuan anneannemle beraber kalıyoruz.
Osmaniyedeki evimiz girilmez durumda. Kolonlar da çatlak var. Duvarlar patladı. Iskenderundaki evimiz için komşular iyi diyor ama bilemiyoruz. Hayırlısı olsun.

Birincil dereceden aile ve akrabalardan vefat eden yok. Fakat tabii ki vefat eden akrabalarımız, arkadaşlarımız oldukça fazla. Evsiz kalan bir sürü insan.

Herkes herkese yardım etmeye çalışıyor görüyorum. Bu kötü günler de elbet geçecek. Allah ders çıkarabilmeyi nasip etsin.